31 Temmuz 2011 Pazar

AŞK...

Biz hiç beceremedik sevmeyi de terketmeyi de. Ne zormuş bitsin demek hala severken seni.
Aşkın o buruk, tatlı ama bir o kadar hırçın tadını getiriyor ağzıma.
Kokusu buruk, şekerli, zaman zaman fresh.
İçinde heyecan, nefret, huzur, korku, coşku barındıran alak bullak hikayeler. İşte o hikayeler aşkla hep birleşir. Zaman zaman unuttuğumuz hikayeler. Ama her filmin bir köşesinde bulunan esas oğlan aşk...
Aşk kalbini çalıştıran, mideni çalıştıran, beynini uyuşturan his. Özlemle taçlandırıldığında acısını hissedip ve bu acıdan mulu olduğumuz anlar...
Aşk uyukuyu kaçıran, gözlerini güldüren, mutlu mutlu hayata baktıran...
Aşk ki hüznü barındıran, öfkelendiren, gözyaşı döktüren.
Aşk tüm zıtlıkları barındıran vazgeçemediğimiz, istemiyorum diyemediğimiz...
Aşk vazgeçemediğimiz...

Aşk zaman zaman zaafımız...
Aşk mantığı alt eden tek şey...
O zaman şarkım sizlere.
Gözlerinizi kapatıp dinleyin.
Sizin hiç sevmeyi de terketmeyi de beceremediğiniz oldu mu?
http://www.dailymotion.com/video/xjy6hm_model-deymesin-ellerimiz-2011-yeni-hq_music

NOT: Fotoğrafçımız Nazlı Özçetin. Bloğu ilgilenenler için linkte.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Cumartesi

Benim için artık Cumartesi ne demek?
Ayaklarını uzatıp çavdar ekmeğin, beyaz peynirin, domatesin, salatalığın, zeytinin ve kokulu çayınla keyifli kahvaltı demek.
Bloguna ayrılabilecek zaman demek.
Bitmemiş kitaplarına umut demek.
Çoğalacak haftasonu kaçamakları demek.
Arkadaşlarla geçirilebilecek keyifli dakikalara eklemeler demek.
Daha çok kendi zamanın demek.
Yedi yılın özlemi demek.
Yedi yıldır kurulan hayalin gerçek olması demek.
Evet hayırlı bir vesileyle cumartesilerimi boşa çıkarıp yeni hayallere devam demek...

29 Temmuz 2011 Cuma

Bir Ağva Yolculuğu için bana katılın

Ruhumuzu ve bedenimizi temizlemek için küçük bir yolculuğa çıkmaya karar verdik. Amaç belliydi de en iyi yer neresi olacaktı. İşte onun üzerine düşündük. Bursa'dan çok uzun yorucu bir yolculuk olmadan gidebileceğimiz seçeneklerden en iyisi AĞVA olarak gözüktü. Eşim özenle araştırdı buldu kalacağımız yeri.
Bir gece önceden bavullarımızı hazırladık. Tatilin en sevdiğim yanı bavul hazırlamaktır. Bir çok kişiye lüzumsuz ve sıkıntı gelen bu tatil öncesi eylem bana büyük haz veriyor. Neden  mi? Bir kere bavul hazırlama evresi aslında bir hayal evresi?
Şöyle ki; akşam yemek yerken azıcık eser, içki içimi ısıtır, o zaman çok kalın olmayan bir hırka işimi görür.
Sabahları erken kalkarım güneş olmayan bir yerde oturursak ve havada tatlı tatlı eserse şu tshirt iyi gelir.
Kahvaltıdan sonra ormanda yürüyüş yaparız spor ayakkabılarımı yanıma almalıyım. Ama çamurlanırsa üzülmeyeceğimden olsun çünkü hava yağışlı gözüküyor.
Hava bu hiç belli olmaz şu bikinimi alayım, hem kapalı havuzu da varmış, azıcık yüzersek fena olmaz...
İşte böyle yaşanmamış anlar hayal edilir. Bu sebeple en sevdiğim kısımlarındandır bavul hazırlamak. Ama dönüşe hazırlanan bavulu toplamak da en nefret ettiğimdir. Çünkü bittinin özetidir.
Evet biz Ağva’yı seçtik, bavulları topladık ve cuma akşamı çıktık Ağva'nın daracık yollarına. Baştan söylüyorum güzeli elde etmek öyle kolay değildir. O yüzden yolları hayli virajlı, gece yolculuğunu çok tavsiye etmesemde biz hayli eğlendik kendi kendimize.
Cuma gecesi otelimize ve tabi ki Ağva’ya varmıştık. Ağva'da kalmak için öneri isteyenler için otelimizin adını veriyorum. Aqua Verde'da kaldık. Odalardan bir iki fotoğraf sizlere...

Nehrin diğer kıyısında arabamızı bıraktık ve bir salla otele doğru geçtik. Hayli ilginç bir geçişti. Salı merak edenler için fotoğraflarım iş başında.
O uzun ve virajlı yoldan sonra mışıl mışıl uyuduk. Çok yorgun olmamıza rağmen sabah erkenden ve dinç kalktık. Bunu da Ağva'nın temiz havasına verdik. Evet evet çok iyi yapmıştık buraya gelmekle. Tabi temiz hava ne yapar, acıktırır. Güzel bir kahvaltı için tam zamanıydı ve tabiki kahvaltı...


Kahvaltı yeşilliklere karşı keyifle yavaş yavaş yapıldı. Keyifli bir sohbet bol oksijen, harika bir kahvaltı. Ve tabi kahvaltının sonunda ne dedik. İyiki gelmişiz evet, evet...
Kahvaltı bitince biraz oteli keşfetmeye başladık. Karar veremeyenleri taaa oralara kadar yormuyorum fotoğraflarla oteli de bedavadan incelemiş oluyorsunuz.



 Oteli gezdikten sonra azıcık nehir kenarında oturup temiz havayı içimize çektik. Ordan burdan derken muhabbet ilerledi güneş yüzünü iyice gösterdi.


Biraz da nehirde turlamak istedik. İyiki de yapmışız, deniz bisikletiyle birlikte gezinti çok eğlenceliydi. Tüm o nehrin kıyısındaki küçük butik otelleri, evleri seyrettik. Fotoğraflar çektik. İçimize temiz havayı alıp yine iyiki gelmişiz dedik. Şimdi o keyifli turdan fotoğraflar...


Tabi bu kadar bol oksijen, aktivite insanın karnını acıktırıyor. Hemen oteldeki garsona soruyoruz nereye gidelim nereyi tavsiye edersin diye. Kilimli diyor ve hayli kibar şekilde bizi yönlendiriyor. Neyse arabamızla yola çıkıyoruz. Yolunu görünce nereye gittiğimize anlam veremiyoruz. Halbuki şef garson tam deniz kenarında muhteşem manzaralı bir yer demişti Kilimli Restaurant için. Yollar çok içimizi açmasada merakla ilerliyoruz. Sonunda Kilimli yazılarını ve otopark girişini görüyoruz. Girişte para istiyorlar. Ne saçma Restauranta girmek içinde para alınır mı diye söyleniyoruz lakin anlıyoruzki buranın bir de plajı var ve su masmavi. Manzaraya bayılıyoruz. Su hem yeşil hem mavi. İnsanı kendine çekiyor. İnanmıyorsanız fotoğraflar size gelsin.



Tüm bu fotoğraflar Kilimli Restaurant'dan. Oturduğunuz yerden hem yemek yiyor hemde bu eşsiz manzarayı seyredebiliyorsunuz. Yemekleri de güzel, ancak manzara kadar değil. Ordan plaja indik. Sonuç yine harika , su harika , plaj güzel ve yine aynı tonla iyiki gelmişiz, evet, evet dedik...
Kilimlideki güzel yemeğimizden sonra otelimize geri döndük. Güzel bir duşla akşam yemeğine hazır hale geldik. Akşam yemeği de en az öğle yemeği kadar keyifliydi. Hatta şu an yazarken bile keyif duyuyorum. Nehrin kenarında yerimizi aldık. Bir de güzel bir şarap seçtik. Saat 19:00 da yemeğe oturup saat 23:30 'a kadar yemeğimiz ve tabiki talı muhabbetimiz sürdü. Yavaş yavaş içilen şarap, arkadan gelen tatlı canlı müzik, hafif esinti ne üşüttü ne terletti ve tabiki taptaze temiz hava. Bir de güzel muhabbet daha ne isteriz ki...

İşte keyifli akşamımızı simgeleyen fotoğrafımız.

Böylelikle ertesi gün kahvaltıdan sonra Ağva turumuzu bitirip dönüş yolculuğumuza döndük. Görmeden geçmeyelim deyip Şile ve Polenezköy yaptık ama hiçbiri Ağva'nın tadını vermedi. Böylelikle bir haftasonu kaçamağı bitiverdi. Dönüş tabiki gidiş kadar keyif vermedi. Ama yine de evimize vardığımızda her zamanki gibi evim evim güzel evim dedik.
Tatil biter, hayat devam eder diyerek aşağıdaki şarkıyı size armağan ediyorum.

http://www.dailymotion.com/video/x2pa4y_aventura-cuando-volveras-live_music

P.S: Çok yakında Yaz tatili yazılarım gelecek. Bekleyin. Az sonra...

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Bir dönüp baktım da...

Anlar var,
Baktığım ama görmediğim,
Kızdığım ama gülümsediğim,
Duyduğum ama anlam veremediğim,
Bildiğim ama şüphe duyduğum.
Güvenmek isteyip güvenemediğim insanlar var,
Şansıma lanet edip ama yinede şansa bıraktığım gelecek hayallerim var,
Çok sevip ama içimi çok acıtanlar var,
İstediklerim ama bir o kadar korktuklarım var,
Alıp başımı gidesimin geldiği anlar var,
Üstünü çizip tekrar yazmak istediğim bir geçmiş var,
Beni ben yapan bir geçmişim, başka bir ben yapmasını istediğim bir geleceğim var.
Cevaplayamadığım sorular, tatmin olmadığım cevaplar, nedenini bilmediğim sonuçlar var.
En önemlisi canımdan çok sevdiğim bir ailem,
Beni sarıp sarmalayan annem ve babam var,
Yerine göre abla olan yerine göre kardeş yerine göre avukatım olan bir destekçim, kardeşim, canım var.
Bir de beni çok seven bir eşim var. Mutluluğum için herşeyini verebilecek hayat arkadaşım,sevdiğim.
Kocaman yürekli arkadaşlarım var...
O zaman bilmediklerimin yanında bildiğim çok güzel şeyler var.
Şanslıyım demem için aslında çoook nedenim var.
Hala hayal kurabilen bir kalbim var.
O zaman şükredilecek bir hayatım var.
Nedersiniz?
http://www.dailymotion.com/video/xiqp32_jennifer-lopez-i-m-into-you_music