25 Nisan 2012 Çarşamba

Kırgınım aynadakine...

Kızgınlığım geçer de, saman alevi gibi, bahar yağmuru gibi ama kırgınlığıma çare bulamadım.
Kırgınlığım sana, ona buna en çok da bana.
Kendime kırgınlığım, ona buna kızgınlığım geçer geçmesine de, izleri kalacak bilirim.
Kızar söylenir yine unutur yine affederim. Sonra hikaye başa döner, kızar söylenir yine başa dönerim.
Tüm başa dönmelerime kırgınlığım.
Kızgınlığım geçer de kırgınlığma çare bulamadım...

14 Nisan 2012 Cumartesi

Bir hayal kuran koca yürekli gençler...

Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin “Biz bir hayal kurduk” felsefesiyle başladıkları sosyal sorumluluk projesi Akedemi köy ile umutlandım bugün.
İnsan olmaktan utanıyorum dedim, sevgi yok, insanlık yok,yozlaşmışlık...vb sayarken önümüzdeki çiçeklerden habersizmişim.
Gencecik insanlar her pazar sabahı yollara düşerek hayalleri için onları bekleyen köylere gidiyorlar.
Bugün bir sempozyum sayesinde bu güzel kalpli inasanları tanıdım. İnsan olduğuma sevindim. Hala umut olduğunu gördüm, yenilmişlik duygusunu kenara ittim.
Gözlerim doldu. Burnum sızladı. Sevgi dedim hala var, hala insanlık var birilerinin kalbinde.
Yumurta kaplarıyla yapılmış ufacık bir stüdyo gördüm küçücük köyde. Müzikle kendilerini özgür hisseden gencecik yürekler gördüm.
En ilginci elektro gitar için yanıp tutuşan bir gençti. Babasına Kuranı hatim etme karşılığında hayalindeki elektro gitarı aldırmayı başarmış gencecik bir insan.
Okuma yazma öğreten, hayvanlarının sağlığıyla uğraşan, ekinleriyle ilgilenen, okul binalarını tamir eden gencecik, büyük yürekli, küçük bedenli insanlar gördüm.
Dedim ya gözlerim doldu, onurlandım, alkışladım ama yetmedi.
Elim parçalansa alkışlamaktan yine yetmezdi.
O kocaman yürekleri tebrik ederim.
İnsanlığı kocaman adamlara, kocaman kalbinizle öğrettiniz bugün.

10 Nisan 2012 Salı

Sana bir şeyler olmuş...

Merhaba derken küfreder olmuş
Sevmek nedir unutmuş
İyiliği ücra köşelerde bırakmış
Dedikodu dilinde
Kötülük kalbinde, gözünde
Huzur sana uzak
Dert sende, derman bizlerde...
Sana birşeyler olmuş.
İçine şeytan kaçmış.
Aydınlığı gösterirdim ama...
Tren kaçalı çok olmuş.
Başka melekler seni korusun.
Benim daha önemli işlerim var:)

5 Nisan 2012 Perşembe

Beyazın içindeki beyaz...

Beyaz ten, içindeki beyazı gösteriyor aslında. Saf şeffaf kırılgan. Güçlü görünen kanatları pamuktan dokunmuş. Görünüşüne kanmayıp saldıran çok yara bırakmış. Çoğu kez duvarlar örmüş sırf kendini korumak için.
Karanlıkları teninin beyazlığı yarmış. Bir de upuzun saçları aşık etmiş bir çoğunu. Pamuktan kanatlarını korumak için, her defasında duvarını yükseltmiş.
Yanıldığı olmuş, kandığı, bilemediği...
Yara da almış ama..
Kalp temizse, hep ayakta çıkmaz mı sonunda insan. Üstelik bir öncekinden daha güçlü...
Daha güçlü duvarlar daha kırılgan kanatlar...
Duvarını yükselttikçe ulaşılamaz ama ulaşılmak isteyen.
Hesapsız sevgiler aşklar hep acı verir. Duvarlar da, direnmeler de nafiledir.
Bitti dediğin yerde yeniden başlar eğer gerçekse aşk.
Şimdi bitmenin acısı gözlerinde, duvarları yükseklerde, kanatları daha kırılgan, pamukları etrafta.
Duvarın önünde bekleyenlere bakamayacak kadar meşgul.
Belki içlerinde hak eden var ama daha erken...
Havayı koklamalı, nedeni bulmalı, sonucu bitirmeli, kanatlarını pamuklara sarmaya devam etmeli...
Henüz erken, zamanı gelince tüm duvarlar yerle bir olacak.
Çünkü zaten duvarlara ne kalbi ne kanatları dayanır...
Yine gözleri pırıl pırıl parlayacak...
Uzun saçlarına yine aşık olanlar olacak. O saçlarını savurup yine hesapsızca sevecek, gerçekse eğer duvarları bir daha hiç yükselmeyecek. Kanatlarıda hiç kırılmayacak.
Söz verdi, pamuklarını dağıtmayacak etrafa...


Müziksiz olmaz :)

4 Nisan 2012 Çarşamba

Henüz...


Daha çok erken havayı koklamak, karar vermek, yargılamak, yanlışı bulmak, karalamak için.
Topraktaki ayak izi daha kurumadı, yapraktaki damlacıklar henüz düşmedi, gökkuşağı kendini göstermedi.
Erken demeyi bilmeli, dur diyebilmeli, üç kez düşünüp bir kere yargıya varmalı zamanı gelince bir kez söylemeli.
İnsan olduğumuzu unutmamalı. Vicdan, düşünmek, mantık kurmak, empati kurmak bizi hayvan güdülerinden ayırırken insanım denmesini hak etmeli.
Henüz büyümemişken büyümüş gibi görünmemeli, ya da ben küçüğüm daha şımarıklığıyla bakmamalı hata yapınca.
İnsanız ya hata yapabiliriz. Ama hatalarımızı başkalarının günahlarında aramayalım.
Hata yapalım ama insan olduğumuzu unutmayalım.
Henüz erken çok şey söylemek için ama...
Sen yine de düşün. Belki çok geç olmadan yol yakınken dönersin karanlık yollardan.
Çünkü hiç bir karanlık yolun sonunda ışık yoktur, eğer karanlık senin içinden geliyorsa.
Karanlık gönül, karanlığı kusacak elbet.
Henüz erken söylemek için ama istemem zifiri karanlıkları...
Sırf henüz erken diye...