8 Ocak 2011 Cumartesi

Bayan Cazibe

Bayan cazibe her zamanki gibi uykusunu almış bir şekilde uyandı. Odasının perdesini açtığında yeni doğan güneş tüm ışığıyla aydınlattı. Tatlı bir gülümseme attı aynasına. Kırmızı ve mor taşlarla süslenmiş uzun ince aynasında kendi görüntüsüne baktı, tekrar muzipçe gülümsedi. Bu gülümsemeydi belki de onu bayan cazibe yapan. Aynayla olan bu iletişim her sabah rutindi. Önce kendine gülümserdi. Herkesten önce kendine gülümser, kendini mutlu görmek isterdi.
Ilık bir banyo yapmak için hazırlandı. Ilık bir banyo tüm günü enerjik karşılaması için ilk adımdı. Sonra pencereden baktı. İnceledi. Havayı kokladı. Güneş yüzünü gösterdiği için şanslıydı. Güneşli günleri hep sevmişti. Güneş içini ısıtıyordu her nekadar dışarısı buz gibi olsada. Havaya baktı dolabını açtı en uygun kıyafetini seçti. O günkü programını gözünden geçirdi. Güzel bir etek, üzerine dar bir kazak giydi ve en sevdiği kolyeyi taktı. Ufak dokunuşlarla yüzüne makyajını yaptı. Son kez görüntüsüne gülümsedi. Kahvaltı etmeden evden çıkmazdı. Annesinden alışılagelmiş bir alışkanlık. Soğuk havayı teneffüs etmeden önce sıcak çayını yudumladı. Güne hazırdı. Evden çıktığında keskin soğuğu ciğerlerinde hissetti. Yine de güneşin içini ısıtan görüntüsü tüm soğuğu ona unutturdu. İçinden bugün de harika olacak diyordu. Çantasında en sevdiği kitabı, radyoda en sevdiği şarkı. İşe giderken radyodaki şarkılara eşlik etmek, bazen mırıldanmak, bazense bağırarak eşlik etmek en büyük zevkiydi. Bu sayede ofise girdiğinde herkese gözlerindeki ışıkla gülümsüyordu. Gülümseyen bir kadının çirkin olması mümkün değildi. Hele böyle içten, hissederek gülümseyince daha güzel olurdu kadın. Belki de bu yüzden ona bayan cazibe diyorlardı. Gülmeyi bilen, gülmeyi seven nadir kadınlardandı bayan cazibe...