21 Mart 2011 Pazartesi

Sihirli Pencerem: Hayatın Keyfini Çıkarmak

Sihirli Pencerem: Hayatın Keyfini Çıkarmak: "İçinizi sıcacık yapan çayın keyfini çıkarmak. Derin derin nefes alabilmenin mutluluğu. Çiseleyen yağmurun yüzünden süzülmesi. Otobüsü yakala..."

Hayatın Keyfini Çıkarmak

İçinizi sıcacık yapan çayın keyfini çıkarmak. Derin derin nefes alabilmenin mutluluğu. Çiseleyen yağmurun yüzünden süzülmesi. Otobüsü yakalamak için var gücünle koşabilmek. Otobüsü yakalayınca içine yayılan inanılmaz mutluluk ve nefes nefese kalmanın tatlı yorgunluğu. Gökkuşağını görebilmek. Renk cümbüşünün sana yaşattığı sevinç. Ilık ılık yanan sobanın ateşini görebilmek onu hissedebilmek. Canın çektiğinde koca bir tabak patates kızartmasını mideye indirebilmek. Çalan müzik eşliğinde istediğin gibi delice dans edebilmek. Sevdiğin şarkıya sesinin güzelliğine aldırmadan eşlik edebilmek. Soğuk bir kış günü elinde kahven en sevdiğin dostunla sohbet edebilmek...

Daha çok sayarım. Neden yazdım bunları biliyor musunuz?
Hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak nasıl bir duygudur düşündünüz mü?
Hiç duymayan birine Dünyanın en güzel şarkısını anlatmayı düşündünüz mü?
Hiç yürüyememiş birine yürümenin nasıl birşey olduğunu anlatmayı düşündünüz mü?
Ömrü boyunca diyet yapmak zorunda kalan birine koca bir tabak patates kızartmasının tadını anlatmayı düşündünüz mü?
Gözünü yetiştirme yurdunda açan bir çocuğa anne kokusunu tarif etmeyi düşündünüz mü?

Düşünmediniz belki. Bende düşünmedim. Hayatta sadece sızlanmayı bildik. Daha iyisini istedik hep. Daha zayıf olmak, daha çok para kazanmak, daha sağlıklı olmak, daha mutlu olmak...
Dahalar hiç bitmedi. Utanmadan istedik, hep istedik. Daha az vererek daha çok almanın yolunu aradık. Daha az çaba göstererek daha çok kazanmayı planladık. Yapanları övdük alkışladık.
Hiç göremeyeni, hiç yürüyememiş olanı, hiç sevilmemiş olanı düşünmedik. Kendimizi düşündük, sadece bencilce kendimizi düşündük.
Ömrünün son aylarını yaşayan birinin hayata verdiği değeri hiç düşündünüz mü?
Hayır diyorsan eğer, sadece bir kez  düşün. Ne kadar keyif alıyoruz yaşadığımız hayattan? Yada ne kadar keyif almayı becerebiliyoruz?

Pazar günü Drama kursunda Liderim hadi gördüklerinizi hiç görmeyen birine anlatıyormuş gibi anlatın dedi. Bu müzeyi ona gezdirin ve gördüklerinizi anlatın dedi. Hiç görmemiş birine anlatmak nasıl bir duygu bilir misiniz? Empati deyip durduk ya yıllarca. İşte size empatinin hası.
Anlatamadım. Hadi kırmızı rengi anlatın. Anlatamadım, yutkundum çalıştım ama beceremedim. Hayatında sadece siyah ve beyaz olan birine kırmızıyı anlatın. Ne kadar zor ve imkansız.
 Oysa bütün renkler bizim. Hiç bu kadar şanslı olduğunuzu düşündünüz mü?
Yürüyebiliyorum, istediğim şarkıyı dinliyor, istersem dans ediyorum, nefes nefese koşup, buz gibi suda yüzüp serinleyebiliyorum. Gökkuşağını görebiliyorum, istediğimi yiyebiliyor, istediğimle sohbet edebiliyorum. Şimdi çok mutsuzum dediğiniz anlara dönüp tekrar düşünmek ister misiniz?
Çok geç değil. Hayattan hala keyif alabilir, hak ettiği değeri ona verebilirsiniz.
Seçim sizin keyif almak yada sızlanmak…
Hayat zaten seçimlerden ibaret değil mi?