12 Ağustos 2011 Cuma

Pembem, kırmızım, grim, siyahım hepsi benim, hepsi ben...


Kırmızının heyecanı, grinin monotonluğu karamsarlığı, siyahın matemi, pembenin mutluluğu, beyazın huzuru saflığı, yeşilin doğallığı, morun deliliği...
Fotoğrafa baktığımda hayatımızın dönemleri aklıma geldi. Pembeden siyaha atladığımız sonra beyazla buluştuğumuz dönemler...
Pembeyle karşılaştığımızda korktuğumuz, biteceğine inandığımız ve yanılmadığımız anlar...
Kimin hayatı hep pembe, yada siyah???
Renklere sahip çıkmadığın zaman renkten renge her geçişte o kadar yara alıyorsun. Kader var ya hep dilimizde olan. İşte dilimizde olduğu kadar beynimizde de barınsa. Hani sağlam dursak geçişlerde de yıkılmasak, düşmesek sadece sendeleyerek atlatsak.
Geçmişe baktığımızda renklerimizi görüyoruz. Pembeler, maviler, griler, artan sorumluluklar, yeni başlangıçlar, son vermeler, hastalıklar, hıçkırıklar, kahkahalar...
Seni sen yapan renkler...
Hepsi sende iz bırakıyor. Bazen bir zil sesi seni korkutuyor, bir yağmur damlası sevindiriyor, bir gülüş heyecanlandırıyor...
Seni o renkler sen yapıyor...
Bedenime pembeyi doladım dolaşıyorum. Siyahlarımı grilerimi anıyorum, pembemin değerini biliyorum. Belki de diyorum o siyahlar bugünümü pembe yaptı. Kim bilir???

NOT: Fotoğraf Nazlı Özçetin tarafından. Takip etmek isteyenler için facebook sayfası aşağıdadır.






Kelimelerini değiştir