21 Kasım 2011 Pazartesi

Yorulan Aşıklar konuşursa eğer, sözcükler birbirini kovalar

Çocuk çok yordun beni dedi. Sevdin, sevmedin derken yıllar geçti yaşlandım dedi.
Gözleri buğuluydu. Ağlamaktan değil, beklemekten, hep gelir diye uzaklara, geçen yıllara, gelecek günlere bakmaktan.
Yoruldum çok, dinlenme zamanım gelmişti dedi o alışılmış tonlamasıyla. Daha çok koşamazdım, daha çok bekleyemez, umutlanamaz, senin için bahaneler uyduramazdım. Bedenim, kalbim, hayallerim kadar ruhumda yorulmuştu. Ortak bir karardı. Dinlenme zamanıydı.
Yorgunluğumu başka bir bedende, bambaşka bir ruhta, düşlemediğim hayallerde dindirdim.
Ellerim sana kadar uzanamadı, belkide çok istemedim. Yeterince istemedim dedi yenilmişçesine.
Gözleri aynıydı, sesi, kafasını hafif yukarı kaldırışı, heyecanlığında tırnaklarını yiyişi, sinirlenince dudaklarını ısırışı. Herşeyiyle aynıydı.
Senin için dedi, seni n içindi ya herşey, şimdi herşey bambaşka. Herşey değişti, sen gittin, ben gittim. Ne o dünya var şimdi, ne sen çocuk, ne ben, ne de rüyalarıma yazdığım hayallerim.
Sen yine bunaldımda konuşuyorum sanıyorsun çocuk.
Bu sefer geçmişin tekrarı değil dedi. Gerçekten yoruldum ve bıraktım seninle olan hayalleri dedi hüzünle.
Vazgeçtim senden, umutlarımdan, senle dolu hayallerden. Dinlenme zamanı çocuk.
Anla beni vazgeçmek zorundaydım dedi. Şimdi daha önce kurmam gereken hayallerdeyim. Hiç kurmadığım hayallerde, farklı başrollerde yaşıyorum son çeyreğimi.
Sana son kez hoşkal demek istedim çocuk.
Elveda için çok geç biliyorum. Çoktan söylemem gerekeni hep beklettim son bir umutla.
Ama kalbim, ruhum, bedenim dayanamdı daha çok beklemeye çocuk.
Ben şimdi gidiyorum çocuk. Kaçıncı vedamız, birbirimize gözü yaşlı bakışımız, dudak büküşümüz bilmiyorum ama bu son çocuk.
Gidiyorum senden, senin gibi ruhlardan, senin olduğun rüyalardan, geleceğimizden, olmayan geçmişimizden.
Arkama son kez bakacağım. Ama bu sefer gülümseyeceğim çocuk. Gözyaşlarımı, sevgimi, umutlarımı, sakinliğimi, yıllarımı, özlemini, yalanları, hüzünlerimi geçmişimde bırakarak gidiyorum çocuk.
Şimdi başka bir ruhta, bambaşka hayallerde, başka bir bedende dinlenme vakti.
Hoşçakal...

Not: Yazımı okurken tıkla :)

14 Kasım 2011 Pazartesi

Hüznüm içimde dolaşıyor şuursuzca...


Hüznüm içimde dolanıyor şuursuzca.
İnsan olduğuma şükretmek için ne çok sebebim varken bir okadar lanet edesim geliyor.
Kızıyor, sesimi yükseltiyor, nefret ediyor, isyan ediyor, şikayet ediyor ama hiç birşey yapamıyorum...
Hiç birşey yapamıyorsam niye varlığımı insan olarak devam ettiriyorum ki.
Eğer neslim kendinden güçsüze doğanın dengesine aldırmadan saldırıyorsa, varlığımı insan olarak sürdürmek istemem.
Eğer neslim özgürce yaşamasını, konuşmasını, temsil edilmesini, seçmesini, seçilmesini...vb borçlu olduğu insana ihanet ediyorsa işte yine o zaman insan olduğuma utanırım.
Terör örgütü değil diyenler, cesetlerini Türk askeri bulmasın diye bıçakla kesip çuvallara koyan bir zihniyetle yarışıyorsunuz.
İnsan eğer sizlere deniliyorsa ben değilim. Sizinle aynı katagoride olmak istemiyorum. Çünkü bunu hak etmeyecek kadar duygum var.
Bir otobüs dolusu insanı yakmaya çalışan zihniyeti gördüğümde tüylerim diken diken oluyor, bu vahşeti yaşayan bebeklerin gözlerindeki korkuyu görünce gözlerimden yaşlar damlıyor.
Bir gemi dolusu insanı saatlerce korku içinde bırakan insan görünümlü varlık bence varlığını sürdürse de olur sürdürmesede.
Çünkü senin insanlığın kalmamışki.
Seni dört senedir görmeyen annenin de anneliği kalmamış. Cenazesini almaya giden milletvekilliğinin de milletvekilliği kalmamış.
Benim vekilim değil o kesin...
Ya senin? Kimin milletvekili? Deniz otobüsündeki insanların olmadığı kesin...
Ama hala benim vergimle o cenazeye arabanla gidiyor, yemek yiyor, hatta özgürce konuşuyorsun.
İşte burda isyanım, nefretim, tahammülsüzlüğüm... Sen bizim gibi fazlaca insan gibi insandan, insan muamelesi görüyorsun. İşte burda dengesizliğimiz...

Sizin yüzünüzden insan, insan olmak istemiyor.
Sizin gibiler yüzünden ben utanıyorum.
Sizin gibilerin olduğu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum.
Oturup yerimde bir mucize bekliyorum.
Hüznüm içimde dolaşıyor şuursuzca...
İnsan olmanın hüznü içimde...
Ya seni çıkarıcam insanlıktan ya kendimi...