29 Temmuz 2011 Cuma

Bir Ağva Yolculuğu için bana katılın

Ruhumuzu ve bedenimizi temizlemek için küçük bir yolculuğa çıkmaya karar verdik. Amaç belliydi de en iyi yer neresi olacaktı. İşte onun üzerine düşündük. Bursa'dan çok uzun yorucu bir yolculuk olmadan gidebileceğimiz seçeneklerden en iyisi AĞVA olarak gözüktü. Eşim özenle araştırdı buldu kalacağımız yeri.
Bir gece önceden bavullarımızı hazırladık. Tatilin en sevdiğim yanı bavul hazırlamaktır. Bir çok kişiye lüzumsuz ve sıkıntı gelen bu tatil öncesi eylem bana büyük haz veriyor. Neden  mi? Bir kere bavul hazırlama evresi aslında bir hayal evresi?
Şöyle ki; akşam yemek yerken azıcık eser, içki içimi ısıtır, o zaman çok kalın olmayan bir hırka işimi görür.
Sabahları erken kalkarım güneş olmayan bir yerde oturursak ve havada tatlı tatlı eserse şu tshirt iyi gelir.
Kahvaltıdan sonra ormanda yürüyüş yaparız spor ayakkabılarımı yanıma almalıyım. Ama çamurlanırsa üzülmeyeceğimden olsun çünkü hava yağışlı gözüküyor.
Hava bu hiç belli olmaz şu bikinimi alayım, hem kapalı havuzu da varmış, azıcık yüzersek fena olmaz...
İşte böyle yaşanmamış anlar hayal edilir. Bu sebeple en sevdiğim kısımlarındandır bavul hazırlamak. Ama dönüşe hazırlanan bavulu toplamak da en nefret ettiğimdir. Çünkü bittinin özetidir.
Evet biz Ağva’yı seçtik, bavulları topladık ve cuma akşamı çıktık Ağva'nın daracık yollarına. Baştan söylüyorum güzeli elde etmek öyle kolay değildir. O yüzden yolları hayli virajlı, gece yolculuğunu çok tavsiye etmesemde biz hayli eğlendik kendi kendimize.
Cuma gecesi otelimize ve tabi ki Ağva’ya varmıştık. Ağva'da kalmak için öneri isteyenler için otelimizin adını veriyorum. Aqua Verde'da kaldık. Odalardan bir iki fotoğraf sizlere...

Nehrin diğer kıyısında arabamızı bıraktık ve bir salla otele doğru geçtik. Hayli ilginç bir geçişti. Salı merak edenler için fotoğraflarım iş başında.
O uzun ve virajlı yoldan sonra mışıl mışıl uyuduk. Çok yorgun olmamıza rağmen sabah erkenden ve dinç kalktık. Bunu da Ağva'nın temiz havasına verdik. Evet evet çok iyi yapmıştık buraya gelmekle. Tabi temiz hava ne yapar, acıktırır. Güzel bir kahvaltı için tam zamanıydı ve tabiki kahvaltı...


Kahvaltı yeşilliklere karşı keyifle yavaş yavaş yapıldı. Keyifli bir sohbet bol oksijen, harika bir kahvaltı. Ve tabi kahvaltının sonunda ne dedik. İyiki gelmişiz evet, evet...
Kahvaltı bitince biraz oteli keşfetmeye başladık. Karar veremeyenleri taaa oralara kadar yormuyorum fotoğraflarla oteli de bedavadan incelemiş oluyorsunuz.



 Oteli gezdikten sonra azıcık nehir kenarında oturup temiz havayı içimize çektik. Ordan burdan derken muhabbet ilerledi güneş yüzünü iyice gösterdi.


Biraz da nehirde turlamak istedik. İyiki de yapmışız, deniz bisikletiyle birlikte gezinti çok eğlenceliydi. Tüm o nehrin kıyısındaki küçük butik otelleri, evleri seyrettik. Fotoğraflar çektik. İçimize temiz havayı alıp yine iyiki gelmişiz dedik. Şimdi o keyifli turdan fotoğraflar...


Tabi bu kadar bol oksijen, aktivite insanın karnını acıktırıyor. Hemen oteldeki garsona soruyoruz nereye gidelim nereyi tavsiye edersin diye. Kilimli diyor ve hayli kibar şekilde bizi yönlendiriyor. Neyse arabamızla yola çıkıyoruz. Yolunu görünce nereye gittiğimize anlam veremiyoruz. Halbuki şef garson tam deniz kenarında muhteşem manzaralı bir yer demişti Kilimli Restaurant için. Yollar çok içimizi açmasada merakla ilerliyoruz. Sonunda Kilimli yazılarını ve otopark girişini görüyoruz. Girişte para istiyorlar. Ne saçma Restauranta girmek içinde para alınır mı diye söyleniyoruz lakin anlıyoruzki buranın bir de plajı var ve su masmavi. Manzaraya bayılıyoruz. Su hem yeşil hem mavi. İnsanı kendine çekiyor. İnanmıyorsanız fotoğraflar size gelsin.



Tüm bu fotoğraflar Kilimli Restaurant'dan. Oturduğunuz yerden hem yemek yiyor hemde bu eşsiz manzarayı seyredebiliyorsunuz. Yemekleri de güzel, ancak manzara kadar değil. Ordan plaja indik. Sonuç yine harika , su harika , plaj güzel ve yine aynı tonla iyiki gelmişiz, evet, evet dedik...
Kilimlideki güzel yemeğimizden sonra otelimize geri döndük. Güzel bir duşla akşam yemeğine hazır hale geldik. Akşam yemeği de en az öğle yemeği kadar keyifliydi. Hatta şu an yazarken bile keyif duyuyorum. Nehrin kenarında yerimizi aldık. Bir de güzel bir şarap seçtik. Saat 19:00 da yemeğe oturup saat 23:30 'a kadar yemeğimiz ve tabiki talı muhabbetimiz sürdü. Yavaş yavaş içilen şarap, arkadan gelen tatlı canlı müzik, hafif esinti ne üşüttü ne terletti ve tabiki taptaze temiz hava. Bir de güzel muhabbet daha ne isteriz ki...

İşte keyifli akşamımızı simgeleyen fotoğrafımız.

Böylelikle ertesi gün kahvaltıdan sonra Ağva turumuzu bitirip dönüş yolculuğumuza döndük. Görmeden geçmeyelim deyip Şile ve Polenezköy yaptık ama hiçbiri Ağva'nın tadını vermedi. Böylelikle bir haftasonu kaçamağı bitiverdi. Dönüş tabiki gidiş kadar keyif vermedi. Ama yine de evimize vardığımızda her zamanki gibi evim evim güzel evim dedik.
Tatil biter, hayat devam eder diyerek aşağıdaki şarkıyı size armağan ediyorum.

http://www.dailymotion.com/video/x2pa4y_aventura-cuando-volveras-live_music

P.S: Çok yakında Yaz tatili yazılarım gelecek. Bekleyin. Az sonra...